9 Temmuz 2012 Pazartesi

Bazı Albümler...





1 -) Joy Division - Unknown Pleasures (1979)
  




Kuzey İngiltere çıkışlı bu soğuk ve gri müziğe biraz olsun ilgi duyan herkesin Joy Division ile ilgili az çok bilgisi vardır. Bu yüzden grup hakkında bilgi verme gereksinimi duymuyorum. Ama söylenmesi gereken birşey varsa eğer, Joy Division kasvetli ve soğuk atmosferli müziklerin en önemli esin kaynaklarından biridir. Unknown Pleasures albümü çıktığı yıla göre oldukça yenilikçi bir albüm ve yarattıkları minimal doku bugün bile birçok grup için ilham kaynağı. Albümden herhangi bir şarkıyı öne çıkarmak, diğer şarkılara haksızlık etmek olur. Gerekli ruh halini yakalamak için albümü baştan sona dinlemek gerekli. Şu an bu albüm hakkında yazı yazmamın sebebi, hala bu albümü dinlememiş birileri varsa ve bu yazıyı okuyorsa, kendisini en yakın yükseltiden yere doğru bırakmasıdır. sevgiler.




                                                download

2 -) The Cure - Pornography



The Cure da JD gibi fazlaca bilinen bir grup. Ama bu bilinirliği 2 gruba ayırmak lazım. Ve ilk grubu hemen eleyelim; Bu kişiler genelde Love Song, Friday I'm in Love, Boys Don't Cry gibi hitlerle grubu tanırlar ve herhangi bir Cure konseri onlar için eziyet olabilir. Diğer gruba gelecek olursak, bu kişiler The Cure'un en üretken ve karanlık dönemi olan (Wild Mood Swings harici tüm albümler) Faith, Pornography, Seventeen Seconds.. albümleri önünde dizleri titreyen ve punk sonrası beliren gotik rüzgara kendini kaptırmış pek muhterem insanlardır.

Tabi ikinci dönem Cure albümleri de ruhundan pek bir taviz vermez. Wish, Disintegration gibi albümler 90'lar indie, alt-rock müziğinin şekillenmesinde büyük rol oynar.

Ama Pornography...

Evet bu albümün tüm ''mazoist'' müzik fanları için bir mücize olduğunu düşünüyorum. JD'den miras minimal-karanlık yapı tüm albüm boyunca kendini hissetirir. Tüm kayıt tek bir ritimden oluşur neredeyse. Soğuk, obsesif, özensiz bir hava ve bolca umutsuzluk barındırır bu albüm. Ve biz de bundan zevk alırız. Hepimiz biraz hastalık sahibiyiz çünkü...


                                                                  download
  

3 -) Siouxsie And The Banshees - Tinderbox (1985)




Banshees, Post-punk/gothic sahnesinin en etkileyici ve saplantı yaratıcı gruplarından. Grup 76 yılında Gotik kraliçe Siouxsie ve müthiş chorus-bass rifleri ile başımızı döndüren saygıdeğer Steve Severin tarafından kuruldu.  

Ayrıca new wave sahnesinin en yaratıcı gitaristerinden John McGeoch(rip) da grubun en bilinen şaheserlerine imzasını atmıştır. (Israel, Christine, Spelbound...) PIL, Magazine vb. gibi gruplarda da çalmış olan John McGeoch, dönemindeki bir çok önemli müzisyeni de etkilemiştir. Bunlardan benim için en ilgi çekici olanı The Smiths gitaristi Johnny Marr. Marr BBC ile yaptığı  bir soyleşide efsane sarkı Spellbound'daki gitar stilinden oldukça övgü dolu sözlerle bahseder. McGeoch'un PIL'e transferinin ardından gruba Clock DVA üyesi John Valentine Carruthers dahil olur. 

Tüm Banshees albümleri benim için oldukça değerlidir. Ama bir tane seçmem gerekirse, benim için çok ayrı bir yeri olan mükemmel Tinderbox albümü derim. Sevimli tınlayan ama bir o kadar da trajik Candyman ile başlayan albüm, birbiri ardına gelen goth hitler barındırır. The Sweetest Chill, Cities in Dust, 92 Degrees ilk dinleyişte büyüleme potansiyeline sahip şarkılar.

 
 

                                                                 download

4 -) Echo And The Bunnymen - Heaven Up Here (1981)


Echo & The Bunnymen'i her dinlediğimde dünyanın en iyi 4 müzisyeni bu grupta toplanmış herhalde diye düşünürüm. Tabi bu iyilikten kastım, ''gitar hero''luk vs anlamında değil. Zaten hiç de hoşlanmam o tip olaylardan. Ama fikir, ruh, yenilikçilik gibi konularda Echo'ya, Post-punk ve türevlerine gönül verenler olarak çok şey borçluyuz.

Bu albüm bence tüm sınırları zorluyor. Daha ilk şarkıda (Show Of Strength) ile bizi içine alan albüm  dark, psychodelic ve gotik hissiyatlar bakımından oldukça zengin. With a Hip ile sağa sola savrularak kendimizi kaybederken, hemen arkasından gelen Over The Wall ile bulunduğumuz yere çökmüş bir şekilde bulabiliriz kendimizi. A Promise de türün en nadide örneklerinden. Ian McCulloch hazretlerinin vokal performansı doruklarda. All My Collors ise kabile goth hissiyatıyla, yine süründürücü etkiye sahip olanlardan.
Dark Entries Üniversitesi anabilim dalı başkanlığından duyduğuma göre, yüksek lisans sınavında Heaven Up Here albümününden başarısız olanların barajdan geçme şansı yok denilecek kadar az.

Benden duymuş olmayın.


 



 Devam Edecek...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder