01 Lowlife - Cowards Way
02 TV21 - This Is Zero
03 Siglo XX - Sister Suicide
04 Siglo XX - Endless Corridor
05 Bauhaus - A God In An Alcove
06 Candidate - On//Off
07 OTO - Bad Boys
08 OTO - Anyway
09 Wonders Of Science - Let's Start A Rumour
10 Marcie's Still Waiting - Magic Carpet
11 Insomnia - Little Flashing Thing
12 Borghesia - Nocne Setnje
13 Borghesia - Tako Mladi
14 Psyche - Faith
Neyse ki California'da hayat skate-punk, paten kayan kızlar (bunda kötü olan ne?) ve plaj etkinliklerinden ibaret değil. Bunun en büyük kanıtı 79 yılında kurulmuş olan Deathrock efsanesi Christian Death. 70'li yılların Glam/Glitter/Proto-punk ve Post-punk, New wave hareketlerinden etkilenerek kendilerine özgü bir sound yarattılar. Grubun Rozz Williams (rip) önderliğindeki albümleri en değerli dark-punk kayıtları olarak tarihe geçti. Özellikle Only Theatre of Pain ve Catastrophe Ballet tüm karanlık övgüleri hakediyor.
Etkileşimler: Roxy Music, David Bowie, Bauhaus, The Stooges, New York Dolls, T.Rex...
Rozz Williams'ın yer aldığı albümler:
Only Theatre of Pain - 1982 Catastrophe Ballet - 1984 Ashes - 1985 The Iron Mask - 1992 The Path of Sorrows - 1993 The Rage of Angels - 1994
Yukarıda yazdığım albümler haricinde grubun farklı kadroyla ama aynı isim altında birçok albümü var. Bu albümleri pek tavsiye etmem. Çünkü C.D benim için Rozz Williams ile özdeşleşmiş bir grup.
Bu hafta sevdiğim Christian Death şarkılarından oluşan 1 saatlik bir playlist hazırladım. Dalış serbest.
Kuzey İngiltere çıkışlı bu soğuk ve gri müziğe biraz olsun ilgi duyan herkesin Joy Division ile ilgili az çok bilgisi vardır. Bu yüzden grup hakkında bilgi verme gereksinimi duymuyorum. Ama söylenmesi gereken birşey varsa eğer, Joy Division kasvetli ve soğuk atmosferli müziklerin en önemli esin kaynaklarından biridir. Unknown Pleasures albümü çıktığı yıla göre oldukça yenilikçi bir albüm ve yarattıkları minimal doku bugün bile birçok grup için ilham kaynağı. Albümden herhangi bir şarkıyı öne çıkarmak, diğer şarkılara haksızlık etmek olur. Gerekli ruh halini yakalamak için albümü baştan sona dinlemek gerekli. Şu an bu albüm hakkında yazı yazmamın sebebi, hala bu albümü dinlememiş birileri varsa ve bu yazıyı okuyorsa, kendisini en yakın yükseltiden yere doğru bırakmasıdır. sevgiler.
The Cure da JD gibi fazlaca bilinen bir grup. Ama bu bilinirliği 2 gruba ayırmak lazım. Ve ilk grubu hemen eleyelim; Bu kişiler genelde Love Song, Friday I'm in Love, Boys Don't Cry gibi hitlerle grubu tanırlar ve herhangi bir Cure konseri onlar için eziyet olabilir. Diğer gruba gelecek olursak, bu kişiler The Cure'un en üretken ve karanlık dönemi olan (Wild Mood Swings harici tüm albümler) Faith, Pornography, Seventeen Seconds.. albümleri önünde dizleri titreyen ve punk sonrası beliren gotik rüzgara kendini kaptırmış pek muhterem insanlardır.
Tabi ikinci dönem Cure albümleri de ruhundan pek bir taviz vermez. Wish, Disintegration gibi albümler 90'lar indie, alt-rock müziğinin şekillenmesinde büyük rol oynar.
Ama Pornography...
Evet bu albümün tüm ''mazoist'' müzik fanları için bir mücize olduğunu düşünüyorum. JD'den miras minimal-karanlık yapı tüm albüm boyunca kendini hissetirir. Tüm kayıt tek bir ritimden oluşur neredeyse. Soğuk, obsesif, özensiz bir hava ve bolca umutsuzluk barındırır bu albüm. Ve biz de bundan zevk alırız. Hepimiz biraz hastalık sahibiyiz çünkü...
Banshees, Post-punk/gothic sahnesinin en etkileyici ve saplantı yaratıcı gruplarından. Grup 76 yılında Gotik kraliçe Siouxsie ve müthiş chorus-bass rifleri ile başımızı döndüren saygıdeğer Steve Severin tarafından kuruldu.
Ayrıca new wave sahnesinin en yaratıcı gitaristerinden John McGeoch(rip) da grubun en bilinen şaheserlerine imzasını atmıştır. (Israel, Christine, Spelbound...) PIL, Magazine vb. gibi gruplarda da çalmış olan John McGeoch, dönemindeki bir çok önemli müzisyeni de etkilemiştir. Bunlardan benim için en ilgi çekici olanı The Smiths gitaristi Johnny Marr. Marr BBC ile yaptığı bir soyleşide efsane sarkı Spellbound'daki gitar stilinden oldukça övgü dolu sözlerle bahseder. McGeoch'un PIL'e transferinin ardından gruba Clock DVA üyesi John Valentine Carruthers dahil olur.
Tüm Banshees albümleri benim için oldukça değerlidir. Ama bir tane seçmem gerekirse, benim için çok ayrı bir yeri olan mükemmel Tinderbox albümü derim. Sevimli tınlayan ama bir o kadar da trajik Candyman ile başlayan albüm, birbiri ardına gelen goth hitler barındırır. The Sweetest Chill, Cities in Dust, 92 Degrees ilk dinleyişte büyüleme potansiyeline sahip şarkılar.
Echo & The Bunnymen'i her dinlediğimde dünyanın en iyi 4 müzisyeni bu grupta toplanmış herhalde diye düşünürüm. Tabi bu iyilikten kastım, ''gitar hero''luk vs anlamında değil. Zaten hiç de hoşlanmam o tip olaylardan. Ama fikir, ruh, yenilikçilik gibi konularda Echo'ya, Post-punk ve türevlerine gönül verenler olarak çok şey borçluyuz.
Bu albüm bence tüm sınırları zorluyor. Daha ilk şarkıda (Show Of Strength) ile bizi içine alan albüm dark, psychodelic ve gotik hissiyatlar bakımından oldukça zengin. With a Hip ile sağa sola savrularak kendimizi kaybederken, hemen arkasından gelen Over The Wall ile bulunduğumuz yere çökmüş bir şekilde bulabiliriz kendimizi. A Promise de türün en nadide örneklerinden. Ian McCulloch hazretlerinin vokal performansı doruklarda. All My Collors ise kabile goth hissiyatıyla, yine süründürücü etkiye sahip olanlardan.
Dark Entries Üniversitesi anabilim dalı başkanlığından duyduğuma göre, yüksek lisans sınavında Heaven Up Here albümününden başarısız olanların barajdan geçme şansı yok denilecek kadar az.